Kategoriler
Takvim
Nisan 2024 P S Ç P C C P 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
Altın Oran ve Üçte bir kuralı
Avrupa’da rönesans rüzgarlari eserken matematikçiler ozel bir sayının farkına varmışlar.. Belki adını duymuşsunuzdur, Fibonacci adında Pisa’lı bir matematikçi bir sayı dizisini keşfetmiş (kendi adını taşır hatta bu dizi: Fibonacci Dizisi). İşin matematiğine çok girmeye gerek yok, ama önemli olan, bu dizide ardışık sayıların birbirine bölünmesiyle elde edilen bir oran saklıymış. Bu oran da 1.61803399 muş. Sonradan farkedilmis ki, bu oran, bizim DNA sarmalımızdan tutun da, tarih öncesinden kalan “Natilius” denen deniz kabuğunun sarmallarında, bir ayçiçeğinin yapısından insan yüzündeki oranlara kadar bir çok yerde mevcutmus.. Hatta bu buluştan sonra tarihi yapılar incelendiginde, Yunan ve Mısırlı da bu orandan haberdar olduğu, bir çok yapılarında (meşhur Mısır Piramitleri ve yunan tapınakları dahil) bu orani kullandıkları iddia edilmiş. Sonradan Da Vinci ve Michaelangelo’nun (ve daha bir çok ressamın) eserleri incelendiğinde bu oranin uygulandigi farkedilmiş.
Bu orana o kadar çok canlı formunda rastlanmış ki, bir adı da “Divine ratio” ya da “divine proportion” yani “ilahi oran” olarak konmuş.. Bu konuyla ilgili bir sürü araştırma yapılmış. Bir araştırmada embriyonun anne karnındaki safhalarının süresinin de bu orana uyduğu kanıtlanmaya çalışılmış (hücre oluşumunun organlara özelleşmeye başladığı zaman, organların gelişimini bitirip doğumun başlama safhası), birisi insan hayatının evrelerinin (bebeklik, çocukluk, gençlik, erişkinlik, yaşlılık) bu orana uyduğunu iddia etmiş. Bazıları doğada bu oranın ne kadar görüldüğünü araştırmış ve de hayvanların boynuzlarının spirallerinin bu orana uydugunu bulmuş. Bir takım modern yapılar (mesela Amerikadaki Birleşmiş Milletler binası) bu orana uygun yapılmış. Bir çok katedral ve kilise bu orana uyacak şekilde inşa edilmiş. Çiçeklerin yapısının yağmur yağdığında suyu en iyi şekilde aşağı aktarmak için bu orana uyduğu bulunmuş.. Bir dalda ya da bir çiçeğin sapındaki yaprakların dizilişinin bile altın orana göre olduğu ortaya çıkmış.
Hatta, bir yırtıcı kuşun yerdeki avını gözüne kestirdikten sonra yere doğru yaptığı spiraller bile bu altın orana uyuyormuş.
Şunu hemen söylemek lazım ki, her teoride olduğu gibi bu teoriye karşı çıkanlar da var…(http://www.laputanlogic.com/articles/2005/04/14-1647-4601.html, http://www.maa.org/devlin/devlin_06_04.html ) . Belki bu oranın etkisi yukarıda yazdığım kadar abartılı olmasa da itiraz edenler bile özellikle doğada bir çok yerde bu altın orana rastlandığını kabul etmiş.
Bu orani geometriye uyarladiklarinda, bir dikdortgen ortaya cikmis.
Peki altın orana sahip dikdörtgeni nasıl elde ediyoruz?
Bir kare çizin | Sonra o karenin orta noktasından bir doğru çizin |
O doğrunun kenarından karenin köşesine doğru bir doğru çizin |
Karenin ortası merkez, çizdiğiniz son çizgi çap olacak şekilde bir daire çizin |
İşte bu dikdortgenin kenar oranları “altın oran”ı verecektir |
Atina’daki Parthenon ve altın oran
Araştırmalar göstermiş ki, genlerimizde bile kayıtlı olan bu orana sahip eserler insan gözüne daha hoş geliyormuş… İnsan önce bu oranda yer alan nesnelere dikkat ediyormuş.
Peki bunun fotoğraf ve fotoğrafçılıkla ne ilgisi olabilir? Fotoğraf, o fotoğrafı çeken insanın vermek istediği duygu ve düşünceleri yansıtan bir cümle olarak düşünülebilir.Nasıl ki, Türkçe gramer yapısında, yükleme daha yakın olan kelimeler insanın daha çok dikkatini çekerse, fotoğrafta bu altın orana yerleştirilen nesneler de aynı şekilde izleyicinin dikkatini daha fazla çekecektir.
“Üçte bir” kuralı
Altın oranın insan üzerindeki bu etkisi, bir çok sanat dalinda olduğu gibi fotoğrafçılıkta da çok kullanılan bir kural haline gelmiş. Ancak herhalde altın oranın pratikte uygulanabilme zorluğu yüzünden daha basitleştirilmiş, ve altın oran yerine kadrajın üçte birlik bölümleri kabul edilmiş olmalı.. Bazı fotoğraf makinalarında (kompakt makinaların bir çoğunda) vizorden bakıldığında bu üçte birlik çizgiler görüntünün üzerine bindirilmiş olarak gelir.
Kadrajı önce dikine üçe bölün |
Sonra yatay olarak da üçe bölün |
Buna göre, fotoğrafta izleyicinin önce farketmesini istediğimiz nesneleri üçte birlik bölümlere ya da yatay çizgilerle dikey çizgilerin kesiştiği düğüm noktalarına koymak, izleyiciye bizim istediğimiz mesajı vermek için en çok uygulanan yol olmuştur. Genellikle düşünmeden yapılan “nesneyi tam ortaya koymak” yerine, “üçte birlik bölümlere yerleştirmek”fotoğrafçılıkta istenen mesajı vermek için daha uygun bir yöntem olarak kabul görmüştür. Eğer fotoğraflarda çizgiler ya da hatlar varsa, bunları üçte bir bölümlere oturtmak fotoğrafta istenen mesajın verilmesini daha kolaylaştırır.
yerine
ya da
Yerine
You must be logged in to post a comment.
P | S | Ç | P | C | C | P |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 |
8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 |
15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 |
22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 |
29 | 30 |